77 yaşındaki Mehmet Toklu, Türkiye’nin unutulmaz mesleklerinden birinin son ustalarından biri olarak, mesleki kariyerine tam 63 yıl önce başladı. Ailesinin geleneğini sürdürerek adım attığı usta-çırak ilişkisi sayesinde, hem meslek hayatında ciddi bir tecrübe biriktirdi hem de birçok gencin yolunu aydınlattı. Toklu, yaşına rağmen işini büyük bir tutkuyla sürdürmeye devam ediyor. Bu haberimizde, Toklu’nun meslek hayatını, yaşadığı zorlukları ve ustalığının ardındaki motivasyonu derinlemesine inceleyeceğiz.
Mehmet Toklu, 1959 yılında doğduğu küçük bir köyde, babasının ustası olduğu döner kebap ustalığına ilk adımını attı. O dönemde, yeni nesil ustaların yetişmesi için gençlerde bir heves ve aşk yaratmak gerektiğine inanıyordu. Bu nedenle, 14 yaşında başlayan mesleki eğitimine şimdilerde genç ustaların yetişmesinde çok önemli bir yere sahip olan ekmeğin nasıl yoğrulacağından, etin nasıl kesileceğine kadar birçok detayı özümseyerek devam etti. “İlk günümde tatmış olduğum o kebap lezzeti hala aklımda,” diyor Toklu, gülümseyerek. “O vapurdan inen misafirlerin yüzündeki mutluluğu görmek, benim için her zaman çok değerli oldu.”
Mehmet Toklu, işini sadece bir meslek olarak değil, bir sanat olarak gördüğünü vurguluyor. “Benim için kebap yapmak, sadece et pişirmek değil; bir ruh katmak, ona sevda eklemek,” diyor. Ustalığını geliştirmek için yıllar içinde sunduğu farklı malzemeleri denemekle kalmayıp kendi tariflerini de oluşturdu. Konusunda uzmanlaşmak için uğraşırken, aynı zamanda birçok çırak yetiştirerek bu güzel geleneği sürdürmeye çalıştı. “Zamanla ustalar arası iletişim ve bilgi alışverişi azaldı ama ben hep bu iletişimi yaşattım,” şeklinde ifade ediyor deneyimlerini.
Toklu, kebap yapımında kullandığı özel malzemelerin yanı sıra, işine olan tutkusu ve özverisiyle de dikkat çekiyor. “Her kebap, ustanın ruhunu taşır,” diyen Toklu, geçmişle geleceği birleştiren bir köprü vazifesi görerek, yemekseverlerin kalplerinde ve midelerinde köklü bir yer edinmeyi başardı. “Yemek yapmaya değil, insanları mutlu etmeye geldik,” diyerek bu değerli mesleğin ne kadar önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
77 yaşına gelmesine rağmen işine olan sevgisi ve azmi, genç kuşaklara örnek olmaya devam ediyor. “Benim için yaşın bir önemi yok; işimi sevgiyle yaparsam her zaman genç kalırım,” diyor. Şu an kendi dükkanını işletiyor; her gün gençlerle birlikte çalışarak onlara mesleğini öğretmeye ve bu değerli mirası devretmeye çalışıyor. Eğitim süreçlerinde onlara yalnızca teknik bilgi sunmakla kalmayıp, aynı zamanda bir usta olarak dürüstlük, azim ve iletişim becerilerini de aktararak harika bir mentorluk sergiliyor.
Mehmet Toklu’nun hikayesi, sadece başarılı bir ustanın öyküsü değil. Aynı zamanda azmin, tutkunun ve sevginin gücünü gösteren bir hayat yolculuğu! Onun hikayesi, mesleki değerlerin ve geleneğin yaşatılmasının önemini vurgularken, aynı zamanda gençlerin cesaret bulmaları gereken bir kaynak olmayı sürdürüyor. Son yıllarda kebapçılık mesleğine olan ilginin azaldığını düşündüğü için kaygısını şu şekilde dile getiriyor: “Yarınlarımıza umutla bakmalıyız; yalnızca etle ilgili değil, her meslekte olduğu gibi ustalığın değerini yeniden anlamalıyız.”
Bu hikaye, yalnızca Mehmet Toklu’nun yaşam öyküsü değil; aynı zamanda geçmişten geleceğe bir mirasın hangi zorluklarla günümüze taşındığını gözler önüne seriyor. Toklu’nun işine olan tutkusu, yalnızca kebap yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bir yaşam felsefesi haline gelmiş durumda. Gençlere ilham veren bu değerli ustanın yolculuğu, aynı zamanda gelecekte nelerin mümkün olduğunu da gösteriyor. Bu yüzden, Mehmet Toklu gibi ustaların azmi ve tutkusu, unutulmamalı ve her zaman takdir edilmelidir.