İstanbul'da yaz aylarının gelmesiyle birlikte denizlerin yaşadığı müsilaj sorunu tekrar gündeme geldi. Geçtiğimiz yıl dikkat çeken ve denizlerin ekosistemine ciddi zararlar veren müsilaj, bu yıl da kendini göstermeye başladı. Denizlerdeki bu olumsuz gelişmeler, çevre kirliliği ve iklim değişikliği ile birlikte düşündüğümüzde, kısa vadede çözülmesi gereken sorunlar arasında yer alıyor. Uzmanlar, müsilajın artışıyla birlikte deniz yaşamının da tehdit altında olduğunu belirtiyor.
Müsilaj, denizlerdeki planktonların aşırı çoğalması sonucu oluşan yapışkan, jöle benzeri bir madde olarak tanımlanabilir. Özellikle sıcak su ve yüksek besin yükü, müsilaj oluşumunu tetikleyen başlıca etkenlerdir. İstanbul gibi büyük metropolitan şehirlerde sanayileşme, tarım faaliyetleri ve atıkların denizlere boşaltılması, su kirliliğini artırarak müsilajın meydana gelmesine zemin hazırlar. Müsilaj, suyun oksijen seviyesini azaltarak balıkların ve diğer deniz canlılarının hayatta kalmasını zorlaştırır.
Geçtiğimiz günlerde yapılan incelemelerde, İstanbul’un birçok bölgesinde müsilaj tabakalarının oluştuğu tespit edildi. Özellikle Marmara Denizi’nde meydana gelen bu durum, balıkçılar ve deniz canlıları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Yerel makamlar, müsilaj ile mücadele için çeşitli önlemler almaya başladığını duyururken, çevreciler de bu sorunun çözümü için uzun vadeli bir planın yapılması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, müsilajın yayılmasını önlemek için çevre kirliliğine neden olan atıkların disiplinli bir şekilde işlenmesi ve doğaya zarar veren doğal kaynakların korunması gerektiğini ifade ediyor.
İstanbul’un prestiji ve doğal güzelliklerinin simgesi olan deniz, bu gibi sorunlarla karşı karşıya kalmamalıdır. Dolayısıyla, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların iş birliği içinde hareket etmesi, sorunun çözümü için hayati önem taşımaktadır. Öncelikle, vatandaşların bilinçlendirilmesi, atıkların kontrol altına alınması ve doğal su kaynaklarının korunması gerekmektedir. Ayrıca, denizlerdeki müsilajın hızla temizlenmesi için acil durum kadrolarının oluşturulması ve bu konuda uzmanların devreye sokulması önemlidir.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşanan müsilaj sorunu, sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda toplumsal bir belirsizlik kaynağıdır. Su ekosisteminin sağlığını korumak amacıyla yapılacak her çeşit çalışmanın desteklenmesi gerekmektedir. Denizin geleceği, sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için büyük bir öneme sahiptir. Galatasaray Üniversitesi'nden deniz biyoloğu Dr. Ahmet Yıldırım, "Marmara Denizi, sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin denizidir. Bunun korunması hepimizin sorumluluğundadır" diyerek durumu özetliyor. İstanbul’un denizinin sağlıkla dolu günlere dönmesi için, şimdi harekete geçmek ve gereken adımları atmak hayati bir zorunluluk haline gelmiştir.