Marmara Denizi, son günlerde meydana gelen 3 büyüklüğündeki depremle bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Deprem, özellikle İstanbul ve çevresindeki illerde yaşayan vatandaşların kaygılarını artırırken, uzmanlar bu olayın ardından olası etkileri ve hazırlık süreçleri hakkında farklı değerlendirmelerde bulundular. İşte Marmara Denizi'nde gerçekleşen bu depremin detayları, bilim insanlarının yorumları ve bölgedeki hazırlıkların önemi üzerinde duracağız.
24 Ekim 2023 tarihinde sabah saatlerinde Marmara Denizi’nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, ulusal ve uluslararası basında geniş yankı buldu. Depremin merkezi Düzce'nin batısında, 15 kilometre derinlikte kaydedildi. AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) tarafından yapılan açıklamaya göre, deprem anında hissedilen sarsıntılar İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ gibi çevre illerden de duyuldu. Ancak, şans eseri, deprem nedeniyle herhangi bir can kaybı veya ciddi mal kaybı yaşanmadığı bildirildi. Bununla birlikte, vatandaşların depreme karşı nasıl bir hazırlık içinde oldukları da merak konusu oldu. Uzmanlar, Marmara Bölgesi'nin fay hatları açısından riskli bir bölgede yer aldığını ve bu nedenle depremlerin sık yaşandığını vurguladı.
Jeologlar, bu büyüklükteki bir depremin Marmara Denizi’nde beklenen büyük depremler için bir uyarı niteliği taşıdığını belirtiyor. Prof. Dr. Ahmet Kayıp, "Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın tam üzerinde bulunuyor. Küçük depremler, büyük depremlerin habercisi olabilir. Bu nedenle, halkımızın depreme karşı hassas olması ve gerekli önlemleri alması çok önemlidir." şeklinde açıklamalarda bulundu. Depremlerin sıklıkla meydana geldiği bu bölgede, devlet ve özel sektör tarafından uygulanan deprem güvenliği projeleri de büyük bir önem kazanıyor. Ancak, depreme hazırlık açısından toplumda yeterli bilincin oluşturulamadığı eleştirileri de sıklıkla yapılıyor.
Son yaşanan depremden sonra İstanbul’da birçok bina, deprem güvenliği açısından tekrar gözden geçirilmek üzere inşa edilen yapı denetim sistemine tabi tutulacak. Ayrıca, halkın bilgilendirilmesi amacıyla bilgilendirme toplantıları ve seminerler düzenlenmesi planlanıyor. Bu tür etkinliklerin, kamuoyunu bilinçlendirmek açısından etkili olacağı düşünülmektedir. Deprem öncesi hazırlık ve deprem sonrasındaki acil durum yönetimi, her bireyin bilmesi gereken konular arasında yer alıyor. Bu gibi olaylardan sonra, "deprem çantasını hazırladınız mı?" sorusu tekrar gündeme gelirken, ailelerin deprem sırasında nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda da bilgilendirme yapılıyor.
Marmara Denizi’nde meydana gelen depremler, yalnızca sismik olaylar değil, aynı zamanda toplumdaki psikolojik etkileriyle de gündeme geliyor. Psikologlar, depremler sonrası yaşanan kaygı, paniğin insan psikolojisinde oluşturduğu etkilere dikkat çekiyor. Uzmanlar, deprem korkusunun yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir sorun olarak da ele alınması gerektiğini belirtiyor. Bu yüzden, deprem sonrası ruh sağlığına yönelik destek hizmetleri de önem arz ediyor. Şehirde yaşanan bu tür olaylar, aynı zamanda toplumun dayanışma ve yardımlaşma ruhunu da pekiştiriyor. Bu tür olaylar sonrasında, komşuluk ilişkilerinin güçlenmesi ve halkın birbirine destek olması, moral kaynağı haline geliyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde meydana gelen bu 3 büyüklüğündeki deprem, alarm niteliği taşırken, halkın bu konuda bilinçlenmesi ve hazırlık yapması gerektiği mesajını da veriyor. Sadece bu tip doğal afetlere karşı değil, olası diğer krizlerde de dayanışmanın önemi büyük. Yapılması gereken, hem bireysel hem de toplumsal olarak dayanıklılık oluşturmaktır. Sağlam yapılar, bilinçli bireyler ve güçlü bir toplum, olası depremlere karşı en etkili savunmadır.